ESG Nedir: Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim
İklim değişikliğinin giderek artan bir endişe haline gelmesi, döngüsel ekonominin teşvik edilmesi ve şirketlerin iç uygulamalarına yönelik dikkatin yoğunlaşmasıyla birlikte, çevreye daha az zarar veren operasyonlar benimseme gereksinimi her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır. Bu gereksinim, şirketlerin sadece çevresel etkileri en aza indirmek için değil; aynı zamanda yasal düzenlemelere uyum sağlamak, toplumsal beklentilere yanıt vermek ve uzun vadeli sürdürülebilirliklerini güvence altına almak adına da kritik bir rol oynamaktadır. Bu sebeple, ESG — Environmental, Social and Governance; Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim—kavramı, şirketlerin etik ve sürdürülebilir faaliyetlerini değerlendirmek ve yönlendirmek için kurumsal dünyada önemli bir araç haline gelmiştir.
Temelde 3 yaklaşım içeren ESG kavramında;
- Çevresel boyut, şirketlerin kaynak yönetimi, emisyonlar, kirlilik kontrolü ve sürdürülebilirlik gibi iklim değişikliğiyle ilgili düzenlemelere uyumunu;
- Sosyal boyut, şirketlerin iş gücü uygulamaları, çalışan hakları, müşteri ve topluluklarla ilişkilerinin yönetimi ile ilgili yasa ve standartlara uyumunu;
- Yönetişim boyutu ise, şirketlerin kendilerini yönetmek, kurum içinde şeffaflığı, yasalara ve düzenlemelere uygunluğu sağlamak için kullandıkları iç sistemler, uygulamalar, kontroller ve prosedürleri ele alır.
Avrupa Birliği'nin ESG ve Uyum Sürecine Yaklaşımları
Avrupa Birliği, ESG ilkelerini kendi politikalarına ve yönetim sistemlerine entegre etme konusundaki yaklaşımı ile küresel girişimlere öncülük etmiş olup, bu yaklaşım sürdürülebilir ve sorumlu iş uygulamalarını yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, ESG ilkelerini benimseyen ve destekleyen bir dizi öncü düzenleme uygulamaya konmuştur.
Avrupa Birliği'nin ESG Uygulamalarına Yönelik Temel Hukuki Düzenlemeleri
AB'nin 2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefine ulaşmasını amaçlayan ve enerji, ulaşım, tarım gibi kilit sektörlerde köklü değişiklikler öngören kapsamlı bir politika çerçevesi olarak Avrupa Komisyonu tarafından 2019 yılında başlatılan Yeşil Mutabakat; yatırımcılar ve şirketler için çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik faaliyetlerin ne olduğunu tanımlayan ve 2020 yılında yürürlüğe giren AB Sınıflandırma Yönetmeliği; yatırımcıların sürdürülebilir finansman adına daha fazla bilgi sahibi olmasını amaçlayarak finansal piyasa katılımcılarının sürdürülebilirlik risklerini ve ESG faktörlerini nasıl entegre ettiklerine dair detaylı açıklamalar yapmalarını zorunlu kılan ve 2021 yılında uygulamaya konulan Sürdürülebilir Finans Açıklama Yönetmeliği gibi düzenlemeler yıllar içinde yürürlüğe konularak, şirketlerin uzun vadeli sürdürülebilirlik ve başarı için daha etik ve sorumlu bir şekilde faaliyet göstermelerini teşvik eden kapsamlı bir yaklaşım benimsenmiştir.
Dikkate alınması gereken en yeni düzenleme ise, 2024 yılının başında uygulamaya konulan Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi’dir (“CSRD”). Bu direktif, daha önce sınırlı sayıda, özellikle de borsada işlem gören büyük şirketler için belirli temel raporlama gerekliliklerini uygulamaya koyan 2014 Finansal Olmayan Raporlama Direktifi'nin (“NFRD”) yerini almakta olup, öngörülen ESG raporlama kriterlerinin (i) kapsamını genişletmekte ve (ii) daha geniş bir şirket yelpazesine raporlama yükümlülüğü öngörmektedir.
Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi, şirketlerin yalnızca finansal performanslarını değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik performanslarını da şeffaf bir şekilde raporlamalarını amaçlar ve buna ilişkin sürdürülebilirlik raporlaması standartlarını da belirler.
İlgili standartların kapsamını:
- Sürdürülebilirlik raporlaması yapan tüm kuruluşlar için yöntem ve yükümlülükleri özetleyen genel raporlama ilkeleri,
- AB şirketleri için sürdürülebilirlik konularının tanımlanması ve yönetişimine ilişkin bir dizi zorunlu açıklama gerekliliği,
- Raporlama için başlangıç noktası olarak önemlilik değerlendirmesine dayalı olarak açıklama gerektiren alanlar,
gibi kavramlar oluşturmaktadır.
Türkiye'de ESG Uygulamalarına Bir Bakış
Avrupa Birliği’nin yukarıda özetlenen yaklaşımı, diğer ülkelerin de ESG çerçevesinde ulusal düzenlemeler benimsemeleri konusunda yol gösterici bir örnek teşkil etmekte ve sürdürülebilirlik standartlarının küresel ölçekte yaygınlaşmasına katkıda bulunmaktadır. Bu kapsamda, Türkiye de ESG ilkelerini benimseyerek kendi düzenlemelerini geliştirmiş ve iş dünyasında sürdürülebilirliği teşvik edecek yasal adımlar atmıştır.
Bu doğrultuda atılan adımlardan 2021 yılında hayata geçirilen ve AB Yeşil Mutabakatıyla uyumlu olarak çeşitli sektörlerde çevresel sürdürülebilirliği artırmayı ve Türkiye'nin uluslararası iklim taahhütlerine uyum sağlamasını amaçlayan Yeşil Mutabakat Eylem Planı ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından 2022 yılında güncellenerek ESG faktörleri daha belirgin hale getiren Kurumsal Yönetim İlkeleri’nin akabinde, Türkiye de Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından yayımlanan uluslararası standartları benimseme kararı almış ve sürdürülebilirlik raporlamasıyla birlikte uluslararası yatırım kararlarında tercih edilen ülke olmak amacıyla ilgili Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları’nı (TSRS) hayata geçirmiştir.
Türkiye’de sürdürülebilirlik raporlaması kriterlerini belirlemek adına Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından;
- (i) TSRS 1 Sürdürülebilirlikle İlgili Finansal Bilgilerin Açıklanmasına İlişkin Genel Hükümler
- (ii) TSRS 2 İklimle İlgili Açıklamalar
olarak iki ana standart kabul edilmiştir.
Bu Standartların amacı, bir işletmeye kaynak sağlama kararı verirken gözetilmesi faydalı olacak ve işletmenin gelecekteki finansal yeterliliğini etkilemesi makul ölçüde beklenebilecek sürdürülebilirlik ve iklimle ilgili risk ve fırsatlara ilişkin bilgilerin açıklanmasını zorunlu kılmaktır. Bu standartlar uyarınca işletmelerin sürdürülebilirlikle ilgili olarak (i) Yönetişim (ii) Strateji (iii) Risk yönetimi (iv) Metrikler ve hedefler konularında açıklamalar sunması beklenir. Buna göre işletmeler, genel amaçlı finansal raporların bir parçası olarak TSRS’lerin gerektirdiği açıklamaları da sağlamak zorundadır. Sürdürülebilirlikle ilgili açıklamalar, ilgili finansal tablolar ile aynı zamanda raporlanır ve aynı raporlama dönemini kapsar.
Kimler Sürdürülebilirlik Raporlarında TSRS’leri Uygulamakla Yükümlü?
1. Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS) Uygulama Kapsamına İlişkin Kurul Kararı’na (“Kurul Kararı”) göre aşağıdaki ölçütlerden;
- Aktif toplamı 500 Milyon Türk Lirası
- Yıllık net satış hasılatı 1 Milyar Türk Lirası
- Çalışan sayısı 250 kişi
en az ikisinin eşik değerlerini art arda iki raporlama döneminde aşan kurum, kuruluş ve işletmeler,
2. 6362 sayılı Kanun uyarınca Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tabi şirketlerden aşağıda sayılanlar;
- Yatırım kuruluşları, Kolektif yatırım kuruluşları, Portföy yönetim şirketleri, İpotek finansmanı kuruluşları, Merkezi takas kuruluşları, Merkezî saklama kuruluşları, Veri depolama kuruluşları,
- Sermaye piyasası araçları bir borsada veya teşkilatlanmış diğer piyasalarda işlem gören veya işlem görmeleri amacıyla Sermaye Piyasası Kurulunca onaylanmış geçerlilik süresi bulunan izahname veya ihraç belgesi bulunan anonim şirketler,
- Bir borsada veya teşkilatlanmış diğer piyasalarda işlem görmemekle birlikte halka arz edilmeksizin pay hariç sermaye piyasası aracı ihraç eden (ihraç ettikleri sermaye piyasası araçlarının itfa edildiği hesap döneminin sonuna kadar) veya bu amaçla Sermaye Piyasası Kurulunca onaylanmış geçerlilik süresi bulunan ihraç belgesi olan anonim şirketler,
3. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun düzenleme ve denetimine tabi işletmelerden;
- Derecelendirme kuruluşları, Finansal holding şirketleri, Finansal kiralama şirketleri, Faktoring şirketleri, Finansman şirketleri, Varlık yönetim şirketleri, Tasarruf finansman şirketleri,
- Finansal holding şirketlerinde ve bankalarda 5411 sayılı Kanunda tanımlandığı şekliyle nitelikli paya sahip olan şirketler,
- Sigortacılık Kanunu ve Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında faaliyet göstermekte olan sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri,
- Borsa İstanbul Piyasalarında faaliyet göstermesine izin verilen; yetkili müesseseler, kıymetli madenler aracı kurumları, kıymetli maden üretimi veya ticaretiyle iştigal eden şirketler,
sürdürülebilirlik raporlarını hazırlarken TSRS’leri uygulamakla yükümlüdür.
4. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bünyesinde yer alanlar hariç olmak üzere Bankalar hiçbir eşik değere tabi olmadan TSRS’leri uygulamakla yükümlüdür.
5. Yukarıdaki kapsama dâhil olmayan kurum, kuruluş ve işletmeler ise sürdürülebilirlik raporlarının hazırlanmasında isteğe bağlı olarak TSRS’leri uygulayabilecektir.
Kurul Kararı’nda, eşik değerlere tabi işletmelerin art arda iki hesap döneminde yukarıda sayılan sınırları aşmaları halinde, takip eden hesap döneminden itibaren TSRS uygulama kapsamına dahil olacakları öngörülmüştür. Eşik değerleri aştığı için TSRS uygulama kapsamına tabi olan işletme aşağıdaki durumların varlığı halinde;
- (i) Art arda iki hesap döneminde üç ölçütten en az ikisine ait eşik değerlerin altında kalmak,
- (ii) Ya da bir hesap döneminde bu ölçütlerden en az ikisine ait eşik değerlerin %20 veya daha fazla oranda altında kalmak
takip eden hesap döneminden itibaren TSRS uygulama kapsamından çıkar.
Geçiş Hükümleri
Son olarak, Kurul Kararı’nın Geçiş Hükümleri uyarınca, işletmelerin TSRS’leri uyguladığı ilk raporlama döneminde karşılaştırmalı bilgileri sunması zorunlu değildir. Ayrıca, kural olarak finansal raporlarla birlikte sunulması gereken sürdürülebilirlik raporları, işletmelerin TSRS’leri uyguladıkları ilk yıllarında finansal raporlarını yayınladıktan sonra hazırlanabilir. Bu geçiş muafiyeti kapsamında;
- Zorunlu ara dönem finansal rapor sunması gereken işletmeler ara dönem finansal raporla aynı tarihte,
- İhtiyari ara dönem finansal rapor sunan işletmeler, raporlama döneminin sonundan itibaren dokuz ayı geçmemek kaydıyla ara dönem finansal raporla aynı tarihte,
- Herhangi bir ara dönem finansal rapor sunulmaması durumunda, TSRS’lerin ilk kez uygulandığı yıllık raporlama döneminin sonundan itibaren dokuz ay içerisinde,
raporlarını hazırlayabilirler.
ESG Uyumunun Geleceği
Türkiye ve AB’de faaliyet gösteren şirketler için ESG uyumu, sadece yasal bir gereklilik değil, aynı zamanda stratejik bir fırsattır. ESG ilkelerini operasyonlarına aktif olarak entegre eden işletmeler, uyum gerekliliklerini karşılamak, riskleri azaltmak ve hızla değişen bir piyasada ortaya çıkan fırsatlardan yararlanmak için daha iyi bir konumda olacaklardır.
Herhangi bir soru ya da talebiniz olması halinde bizimle iletişime geçmenizden memnuniyet duyarız.
Kurul Kararı’na erişmek için buradaki bağlantıya tıklayabilirsiniz.